Çalıkuşu’nda bir sahne var, eski Çalıkuşu dizisini bulup izlemiştim, Aydan Şener’in olduğu dizi, o sahnede bir kadın yaklaşıyor Çalıkuşu’na, şışşt şıştt hanımcım diyor, sonra da ona bir şeyler anlatıyor ama olumsuz bir şeyler, dedikodu gibi. O dedikodu da Çalıkuşu’na hiç iyi gelmiyor hatta Kamran’dan ayrılmasına bile neden oluyor. Belki de şışşt şışşt küçük hanım diyordu ama gece yarısı işte bende hanımcım olarak açığa çıkmış.
Benim de böyle olur bazen. Gece uyku tutmaz, böyle bir şeylere takarım, içimden şışşt şışşt hanımcım derim birilerine, kızdığım birilerine içimden böyle derim. Uyku tutmayınca da tabii ki sabah sporuna da gidemem.
Bazen de takarım işte, neden mesela benim Lady ile Serseri gibi hayatım olmuyor diye. Var ya hani Lady and the Tramp. Sokak köpeği ile ev köpeğinin aşkı hani. Onlar gibi. Spagetticiye gidersiniz, spagetti yersiniz, ikiniz de aynı bir tek makarnayı yemeğe çalışırsınız. Pis pis yersiniz makarnayı. Çok romantik olur gülersiniz bir yandan da.
En çok ise iş yerindekilere şışşt şışşt hanımcım demek isterim. Bazıları çalışkandır. Her şeyi düzenli ve saatinde yapar. Bazıları ise hiç iş yapmaz. Olur ya bazı sekreterler mesela veya hemşireler, memurlar ya da başka işlerde çalışanlar. İyi para alırlar ama çalışmazlar. Sorarsan ben tecrübemi getirdim buraya derler.
Tecrübem var o zaman çalışmam işte demeye getirirler. Ya da bazıları için o gün 10 müşteri ile 20 müşteri gelmesi arasında hiç fark olmaz. Az müşteri gelsin ki az iş olsun. Ya da diyelim bir toplantı olur veya bir randevu için gelir bir müşteri. Saat 10’da olsun randevu. Hanımcım onu on geçe kalkar, müşteriyi odaya alır, dosyayı da beş dakka sonra getirir. Ama makyajı balyajı yerindedir.
Biz çalışırken böyle hanımlara gıcık olurum işte.
No comments:
Post a Comment